11 Mart 2011 Cuma

#3 TELEFON KURALLARI


Sana oluyor mu hiç? Deadline'ı yaklaşmış bir işin ortasındasın ve resmen vücut sıcaklığın birkaç derece artmış durumda. Eski yazışmaları Outlook Inbox'ından bulup çıkarıyor, bilgileri bir araya getiriyorsun. Bu arada yöneticin bir şeyler istiyor. Çevrende başka işlerle uğraşanların rahatlığı inanılmaz sinirine dokunuyor, vs. İşte o sırada cayır cayır çalmaya başlıyor masa telefonun.

Acil bir "Alo?" dedikten sonra, karşındaki ağır ağır anlatmaya başlıyor durumu. Bi' dakika, ne oluyor bile demeden, bi' bakmışsın seni rehin almış. Anlatıyor da anlatıyor. Ahizeyi ağzına sokmak ve camdan atlamak da bir seçim?!

Ama, artık bu dertlere son!

* * *

Şu dahili telefon dedikleri ne büyük kolaylık! 4 tuşa bas, plazadaki kankana bağlan. Çay, sigara, efendime söyleyeyim "Öğle yemeğinde pide yiyelim mi?" gibi gastronomik sorular dışında, işle ilgili bir şeyler soracaksan eğer; karşı tarafın durumunu bilmeden lafa girme!

Tuşları çevirdin, 15. kattan Nazan Hanım'a bağlandın diyelim.. Uzatmadan, net bir şekilde ağızdan çıkan bir "Nasılsınız?" sorusu, Allah'ın emri. Bu son yıllarda çıkan, "insanlar birbirlerine nasıl olduklarını sorup duruyor; ama gerçekten karşılarındakilerin nasıl olduğunu merak ediyorlar mı üstadım?" muhabbetini, şiirselliğini hiç anlamıyorum. Evet, Nazan Hanım'ın iyi olup olmadığı, geçen hafta geçirdiği endoskopi sonuçları senin umrunda değil. Benim de umrumda değil. Bunun için de kimse bizi suçlayamaz. Merak etmiyoruz diye, ayı gibi konuya girecek değiliz, affedersin.

Nazan Hanım konuyu uzatmadı, iyi olduğunu kısa ve net bir şekilde belirtti. Konuya gireceksin, evet. Ama önce,

"Müsait miydiniz?"

Çünkü;
- Nazan Hanım o sırada cep telefonunda konuşuyor olabilir,
- Dosyalar içinde boğulmuş olabilir,
- Çılgın bir e-mail trafiğinde kaybolmuş olabilir,
- Sana cevap vermesi için bir müddet ön çalışma yapması gerekiyor olabilir.



Plaza Kanunları, hayat kurtarır.

4 yorum:

deryik dedi ki...

hele bi de böyle ne diyeceğini bilmeyen; ama yine de arayan hevesliler var. telefonu açıyosun, o zaman başlıyo düşünmeye, geveliyo filan. "düşünüp arayın" da benden olsun.

Adsız dedi ki...

- konuşurken ahizeyi neredeyse ağızlarının içine sokmasınlar bir de. cidden ne dedikleri anlaşılmıyor. o telefon cızırdıyor boğuluyor filan! ooofff ! disaster! :(

Adsız dedi ki...

telefona cevap verirken içinde bulunduğun durumu da telefona yansıtmamak önemli

Adsız dedi ki...

hay ağzını öpeyim ya, insana zorla "ben sizi daha sonra arasam olur mu?" cümlesini sarfettiriyorlar!