10 Mayıs 2011 Salı

#14 İŞ VE SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİNİN BİRBİRİNDEN AYRILMASI


Facebook, sağ olsun, yıllar evvelki sosyal çevremizden hatırlamak istemediğimiz herkesi önüne serdi. Kimi ilkokul arkadaşlarımızın enteresan insanlara dönüştüğünü görünce; kimini hiç sorgulamadan reddettik, kimileri ise "akraba" adı altındaki "limited profile top ten" listemize üst sıradan giriş yaptı.

Tam ilkokul, orta okul arkadaşlarımızdan kurtulduk derken; bir de karşımıza "iş hayatında bir kez gördüğünü Facebook'ta arkadaş listesine ekleyenler" çıktı. Kendilerine sıcak bir "Hoşgeldiniz!" demek istiyorum.

Dostum, rica ediyorum:

1) Ayda birkaç kez toplantı yapıyorsun, yakında evleneceği gibi çok gizli (!) bir bilgiye vâkıfsın, yemekhanede "Afiyet olsun!"laşıyorsun diye insanlar sana Facebook'taki özel hayatını açmak zorunda değil!

2) Aynı şirkette çalışanları geçtim, başka firmalardan ayda birkaç kez toplantı yaptığın insanlar DA senin Facebook'taki mühim video paylaşımlarına şahit olmak durumunda değil!

3) Senin yöneticin ve/veya üstün, X kişisiyle Facebook'ta arkadaş diye, eklemeye çalıştığın X kişisi senin arkadaşlık talebini hayli gereksiz ve hadsiz bulmakta özgür!

4) Üstelik zaman zaman arkadaş eklemekte sınır tanımıyorsun, şirketin insan kaynakları müdürünü, uzmanını, vs. de eklemeye çalışıyorsun. Sana kıs kıs gülüyorum. Yahu o adamın, senin bir gece önce arka arkaya yuttuğun fındık shot'ları, bu arada bunları Facebook'tan "mesai saatleri" içerisinde PAYLAŞTIĞINI görmesi senin ne kadar aleyhine FARKINDA MISIN?

5) Diyelim tüm aşamaları geçtin, benim sözümü dinlemedin ve bir şekilde iş arkadaşlarınla Facebook'ta arkadaş oldun. Öyle ya, zaman zaman şirket organizasyonlarında, workshop'larda -içkinin de etkisiyle birtakım göbek atmalı, dans etmeli fotoğraflar çekildiniz. Tabii ki, senin fotoğraf makinenle! Rica ediyorum bunları paylaşacağın alan Facebook olmasın. Zira fotoğraftaki kimseler senin tarafından tag'lenmek istemiyor olabilir. İş arkadaşlarıyla verdiği alkollü pozları ortalığa serilsin istemeyebilir. Ya da hiç yoktan, bir fotoğrafta çirkin çıktığını düşünmektedir! Ay bunu düşünmek bu kadar zor olmamalı yahu?!

Birlikte çekildiğiniz fotoğrafları, çok istiyorsan, e-posta yoluyla paylaş. Rahat kullanımıyla tüm çalışanların beğenisini toplayan Microsoft Outlook'u bu işler için de kullanabilirsin.

Bunlara dikkat et, sonra "Vah beni limited profile'ına almış! :((((" diye mızmızlanma!

6) Diyelim ki  Bir öğleden sonra tatlı kriziniz tuttu, canınız abur cubur çekti, işleri hafiften serdiniz, bir şeyler yerken sohbet geyiğe sardı, vs. Ne mutlu ki yanınızda da fotoğraf makinesi var ve bu anı ölümsüzleştirmeye and içtiniz. Birbirinden çılgın, zevzek pozlar... Güzeeel. Fotoğraf çektirmekte sakınca yok, bu çılgın anlarını Facebook'ta paylaşmıyorsan eğer! Çünkü bu fotoğraflar çalıştığın kurumu, pek de iş yapmayan, işte böyle arada bir saçmalayan, çok eğleniyormuş gibi görünmek için tuhaf pozlara bürünen bir konuma sokar. Bir nevi insider info, hem de şirketi küçük düşüren bir insider info!


Şekerim, sosyal mecralardaki hesaplar kişiye özeldir ve dolayısıyla şirkete veya yaptığın işe dair fotoğraf paylaşımları oldukça hassastır. Genel müdürünle yanak yanağa poza da, bir masa başında 4 kişi çekirdek çitlerken Twitter takipçilerinle paylaştığın bilgilere de dikkat etmelisin. Özellikle de Türkiye'nin önde gelen firmalarından birindeysen. (Zaten hangimiz Türkiye'nin önde gelen firmalarından birinde çalışmıyoruz ki?;)) Şirketinin ne kadar havalı ve rahat bir profesyonel yaşam sunmasıyla şirketini küçük düşürmen arasındaki ince çizgi!.. Rica ederim, kişisel account = kişisel bilgiler!

Gelelim Twitter'a;
Bir kere Twitter, Facebook'a göre daha özgür, daha naif bir mecra. Şayet kişinin Twitter'ı herkese açıksa, herkes tarafından okunmayı da göze almış sayılır. Dolayısıyla sen de onu kendi hesabından takip etmekte özgürsün. Şayet iş hayatından tanıdığın bu kişinin Twitter hesabı dışarıya kapalıysa, takip talebi yollamak için bir süre beklemen, belli bir samimiyeti yakalaman gerekir. Ne sen ilk başta Twit'lerini okuma talebi yollayarak kendini tuhaf bir konuma koy, ne de o "Kabul etsem şimdi kuzenlerimle, arkadaşlarımla çevirdiğim tüm geyiğe şahit olacak, kabul etmesem ayıp olacak!" gerginliği yaşasın. Birbirimizi germeyelim yani. Sadece zaman zaman biraz özel hayata saygı gösterelim.

Diyelim takibe almaya heves ettiğin kişinin Twitter'ı açık ve az önce de söylediğim üzere takip etmenin sakıncası olmayacağı düşüncesiyle efendi gibi kendisini follow etmeye başladın. Rica ederim "efendilik" sınırını koru. Mütemadiyen karşı tarafın her yazdığına @ 'li cevaplar yollaman, hele ki o kişi senin hayli üstün bir pozisyondaysa, hem karşı tarafa "gereksiz ve alakasız" gelir, hem de 3. şahıslar tarafından "yalaka" ve göze girmeye çalışan bir ilkokul öğrencisi edasında görünürsün.

Plazalarda cool ol, kurumsal hayat seni sevsin.

Plaza Kanunları, internette de 1 numara!

1 yorum:

Deniz dedi ki...

Linkedin disindaki biseyi is icin kullanani anlamiyorum. Facebook kullanmiyorum diye millete yalan soyluyorum.

Avamliga hic gelemem. Akli olan da saklar o resimleri falan. Butun HR cilar olarak ilk is adaylarin resimlerine bakiyoruz cunku.